Gezi Fotoğrafçılığında Kurgu Olmalı mı Olmamalı mı?
Bir fotoğrafın büyük bir ödül kazandığı fotoğrafın ardından yaşanan polemik üzerine, gezi fotoğrafçılığı ile ilgili konuşmamız gerektini düşündüm. Konumuz bu defa insan fotoğrafı, olacak. Bu iki konuda da kabul edilebilecek sınırların konulmasını da konu edineceğiz. İçtenlikle belirtmek isterim ki bu öncelikle bir sağduyu konusudur ama artık onun da yetmediği bir durum söz konusu. Bu günlerde gezi fotoğrafçılığı dünyasında şok edici görüntülere tanık oluyoruz.
Açık olmak istiyorum. Amacım belli bir fotoğraf gurubuna saldırmak ya da onu eleştirmek değil. Bu gurupları tanımıyorum. Onlarla hiç tanışmadım. Ama bu görüntülerin yarattığı sirke benzer bir arena, benim kitabıma göre çok rahatsız edici. Bu yüzden bu önemli konuyu tartışmak gerektiğine inanıyorum.
Fotoğraf Meselesi
Bu işe, fotoğrafa daha geniş bir ölçekte bakarak başlayalım. Fotoğraf icat edildiğinde, kurgulanmış görüntülerle fotoğraf çekmek neredeyse tek seçenekti. Kullanılan teçhizat çok büyük ve hantaldı (ve de pahalıydı) ve pozlama süreleri çok uzundu. İnsanların fotoğrafını çekmek isteyen herkes o kişilerin dakikalarca hareketsiz bir şekilde durmalarını sağlamak zorundaydı. Hatta 1851 de camlı “kollodyon” tekniğinin icadı bu süreyi ancak 2-3 dakikaya kadar düşürebilmişti. Yani fotoğraf çekmek anlık, hemen, yapılacak bir iş değildi.
Arkasından 1901 de – orta sınıf için ilk ticari fotoğraf makinesi – çıktı. Bu tarihten itibaren fotoğraf bir patlama yaptı ve bugün bildiğimiz tüm farklı fotoğraf türleri doğdu.
Belgesel fotoğrafçılık, gazete makalelerinde fotoğraflara olan ihtiyaçtan doğmuş – bunun için de çabucak hazırlanmış bir kurallar ve / veya herkesçe kabul edilen davranışlar dizini oluşturulmuştu. Fotoğraf Gazeteciliği ve belgesel fotoğrafçılık, gerçeği, fotoğrafçının bir müdahalesi olmadan, göstermek zorundaydı. Günümüzde de, çektiği fotoğrafları kurgular veya bir şekilde değiştirirken yakalanan bir gazete fotoğrafçısının meslek kariyeri bitmiş sayılmaktadır.
Fotoğraf çeşitliliğinin öbür ucunda moda fotoğrafçılığı yer almaktadır. Kurgu yapmadan ve birinin fotoğraf çekimini baştan sona yönetmeden çekilmiş moda fotoğrafına ender rastlanır. Modelden başlayıp yer seçimine kadar her şey, en iyi sonuçlar için kontrol edilip kurgulanır.
Peki, gezi fotoğrafçılığında durum nedir? Bana öyle görünüyor ki gezi fotoğrafçılığı, fotoğraf makinasının alınıp yola koyularak çekime başlandığı bir “ hobi” olarak görülmektedir. Gezi fotoğrafçılığında tanınmış kişileri anımsamaya çalışırsak, aklımıza kim gelir? Çoğu kişinin aklına sadece bir kişi gelir. Sadece bir.
Bana göre bu, gezi fotoğrafçılığının profesyonel bir alan olarak yeterince dikkate alınmadığının bir göstergesi – bu nedenle de bu alanda kimse etik bir kılavuz oluşturma zahmetine girişmedi. Son zamanlarda ortaya çıkan etik dışı durumlardan sonra, etik bir kılavuz oluşturma zamanı gelmiştir.
Gezi Fotoğrafçılığı Meselesi
Steve McCurry’yi 2015 yılında kuşatan tartışma hala akıllardadır. Bazı fotoğraflarını daha estetik görünmesi için fotoşoplamakla suçlanmıştı. En başta, bu müdahaleyi yanında çalışanların yaptığını söylemişti. Daha sonra da kendisini “foto muhabiri” olarak değil de daha çok “görüntülerle öykü anlatıcısı” olarak gördüğünü belirtmişti. Bu yaklaşımdan benim anladığım, görüntüler fotomuhabirliği amacı taşımıyorsa kimse fotoğraflara müdahaleye aldırış etmez. Ancak, ben bu konuyu önemsiyorum, ( bunu gugıllamayın çünkü ben uydurdum) ve de Uluslararası Gezi Fotoğrafçılığı Organizasyonu bununla ilgili hiçbir şey yapmıyor. Başkası yapmadığı için ben bu konuda bazı temel kuralları koymayı düşündüm.
Konu, yerel insanları, gezginler ve turistlerin fotoğraflaması olunca iş çığırından çıkabilir. Asya’da yaşayan birisi olarak, buraya gezmeye gelenlerin her gün insanların fotoğraflarını çektiğine tanıklık ediyorum. İşim, aslında gezginleri daha güzel insan fotoğrafları çekmeleri için eğitmek olunca gezi fotoğrafçılığı endüstrisinde tanınır oldum.
Bir arkadaşım Bangladeş’ te gezerken çok raharsız olduğu bir şeye tanık olmuş. Dakka’ ya gitmek üzere trene binerken, “fotoğraf turu” na çıkmış bir guruba rastlamış. Bir Bangladeşli trende dua ediyormuş. Tura katılanlardan birisi dua edenin yanlış yöne baktığını, fotoğraf için ışığın yetersiz olduğunu düşünerek adama hiçbir şey sormadan elleri ile adamın kafasına öne bakacak şekilde çevirmiş. Hem de, adama ne bir merhaba ya da teşekkür ederim demeden.
Çoğu gezgin, Asya’nın insanları fotoğraflamak için şahane bir yer olduğunu düşünür. Ne yazık ki, bu gezginlerin bir kısmı, yerel insanlara istediklerini yaptırabileceklerini, sanki fotoğrafını çektiği kişileri insan olarak değil de, fotoğrafları için birer obje imiş gibi düşünürler. Bir hayvanat bahçesine gidip, maymunları okşayıp iyi davranmaları için onlara fıstık atmaları gibi aynen. Başkalarını bilmiyorum ama ben, bazı gezi fotoğrafçılarının bunu böyle doğal karşıladıklarını düşünüyorum ve bu kabul edilecek bir davranış değil.
Daha önce bahsettiğim gibi, gezi fotoğrafçılığı için henüz konulmuş bir kural yok maalesef.
Bu tür fotoğrafçılığı çoğu kişi gezerken kullanır. Kimisi bunu gezdikleri yerleri sonradan anımsamak için yapar. Kimileri de arkadaşları ve aile üyelerine gösterirken gurur duyacakları fotoğrafları çekmek için kullanır. Bazıları da gezi fotoğrafçılığını, fotoğraf yarışmalarını kazanmak için kullanırlar.
Etik Konusu
Bu makaleyi gezi fotoğrafçılığında etik kurallara uyulması niyeti ile yazıyorum ama içtenlikle söylemek isterim ki konu sadece fotoğrafçılık değil, ortak akıl ve asgari düzeyde etik kurallarına uyulması konusudur. İnsanlar senin benim gibi insanlardır. Göreceli olarak daha yoksul bir ülkede yaşıyor olmaları, güzel fotoğrafların için onları bedava model olmaları için sana zorlama hakkı vermez.
Eğer gezip yerel insanları etik kurallara göre fotoğraflamak istiyorsan, önce insanları kendinle eşit insanlar olarak gör. Bu da onlara saygı göstermekle, onlarla kaynaşmakla, ve – en önemlisi- onlara bir karşılık vermekle olur. Bu verme, fiziksel bir şey verme değil, yalın kişisel bir etkileşimle olan bir vermedir. Çektiğin fotoğrafı onlara göstererek gülmelerini sağla, ya da daha önce hiç görmemiş oldukları bir yabancı olarak sana yakından bakmaları için fırsat ver.
Kendine şu soruyu sor: Gezmek senin için ne demektir? Bir gurup gezgin içinde kalıp, rehberinin yönlendirmesine göre turistlerin ziyaret ettiği heryeri görmek mi? Yoksa bir bisiklet bulup daha otantik ve özgün bir deneyim arayışı için gurubun tam tersi yöne gitmek mi? Ne yapmak istediğine sen karar vereceksin. Ama belki, guruptakilere “ Ey millet, bana göre önemli bir şey kaçırıyorsunuz. Bir süreliğine kaybolmayı denemeniz iyi olur” diyebilmen gerekir (tabi ki tatlı bir dille).
Büyük bir fotoğrafçı gurubu Mu Cang Chai’de tripodları ile fotoğraf çekmek için konuşlanıyor. (Fotoğraf: Mike Pollock)
Şimdi fotoğraf kurgulama konusuna gelelim. Birçok fotoğrafçı dünyanın çeşitli yerlerine gider ve gittiği yerlerde görüntüler kurgular. Bunda bir yanlışlık ta yoktur. Bu fotoğrafçılar sizin orada daha güzel fotoğraflar çekmenize yardımcı olurlar ve eve istediğiniz fotoğrafı çekmiş olarak dönmenizi garanti ederler. Çalıştıkları projelerin bir parçası olarak görüntüleri kurgulayan çok meşhur fotoğrafçılar tanıyorum. Ama hiçbirisi bu konuda yalan söylemez.
Eğer bir görüntüyü kurguluyorsanız, bu konuda dürüst olun. Görüntüyü kurguladığınızı belirtin. Çünkü bu kurguladığınız fotoğrafın gerçek olduğunu söylerseniz, bu etik olmaz. Hem fotoğrafınızı gören insanlara hem de fotoğraf öznenize yalan söylemiş olursunuz. Öznenizi onun olmadığı bir biçimde göstermiş oluyorsunuz. Görüntünüzü kurguluyorsanız, öznenizi kendi önyargılarınıza göre olması gibi göstermiş oluyorsunuz. Gerçekte nasıl göründüğü şekiyle göstermemiş oluyorsunuz.
Buna hala etik konusu nedeni ile inanmıyorsanız bile, içinde olduğumuz iletişim çağında insanların gerçeği bir gün göreceklerini düşünerek inanın. Gerçek er ya da geç farkedilecektir.
Kontrol edebileceğiniz bir model kullanarak düşündüğünüz bir fotoğraf için kurgulama mı? Bunun bir adı var – buna Moda Fotoğrafçılığı – deniliyor.
Gezi fotoğrafçılığında her hangi bir kural yok, herkes dilediğini yapabilir. Bu, maalesef çoğu kişinin fikir birliği içinde olduğu bir yaklaşım olarak ortada duruyor.
Ama herkesin saygı göstermesi gereken temel insan hakları var. İnsanları, onlara saygılı olup sürece dahil etmeden, size ait modellermiş gibi kullanmamalısınız. Bu durum, fotoğrafçılar kurgu bir fotoğrafı gerçekmiş gibi görünecek şekilde – sıklıkla fotoğraf yarışmalarına katılıp algılanan değeri artırma amacı ile – gizlediklerinde meydana geliyor. Bu fotoğrafları gerçek halleri ile çeken fotoğrafçılar gayet iyi fotoğrafçılardır. Kurgulanmış fotoğraflar sizi kötü fotoğrafçılar haline dönüştürür, evet çerçevedeki tüm elemanların kontrolü sizde olur, ama yaratıcılık bunun neresinde olur?
Yaratıcılık Sorunu
Sonunda, görüntüyü kurgulayıp kurgulamamak sizin kişisel tercihinizdir. Yukarıda belirttiğim gibi, görüntünüzü kurgulamaya karar verirseniz bu konuda dürüst olun. Eğer kendinize ve fotoğraflarınızı görenlere karşı dürüst olursanız bunda hiçbir yanlışlık olmaz. Böyle yapmakla, bu fotoğraf ya da durumun gerçekmiş gibi görünmesinin ve başkalarının bunu farklı bir kültürel açıdan yanlış yorumlaması ile kamuoyunu yanıltmanın önüne geçmiş olursunuz.
Bu konuya kişisel yaklaşımım özellikle yaratıcılıkla ilgilidir. Çünkü asıl işim fotoğrafı öğretmektir ve bu nedenle görüntü kurgulanmasına yaratıcılığa aykırı olduğu için karşıyım.
Fotoğrafta ve genel olarak sanatta yaratıcılık, fikir ayrılığından, beklenmeyenden,ve coğu kez de tesadüflerden ortaya çıkar. Hiçbir sabah kendimi yaratıcı bir dahi gibi hissederek uyanmadım! Hayır, fotoğraflarım ve kompozisyonlarımı, garip bir şekilde kroplama, yanlış ölçümlerle çekim yapma ya da öznemin beklenmedik şekilde hareket etmesi ile berbat ederken yaratıcı olduğumu hissettim. Aslında bu zamanlar, en iyi fotoğraflarımı çektiğim zamanlar oldu.
Görüntülerinizi kurgulamanızla, yukarıda bahsettiğim tüm yaratıcı etkenlere kapıyı kapatmış olursunuz. Tabi ki konu bu kadar basit değil. İyi bir fotoğrafçı olup, her koşulda iyi bir görüntü yakalamak ancak yıllarca pratik yapmakla olur. Ama iş, sanata gelince kestirme yol yoktur ve gerçek özgün bir sanat yaratmak yıllar alır.
Moda fotoğrafçılığı örneğini ele alalım. Çoğu kez son ürün bir tema ve bir düşünce ile başlar. Moda fotoğrafçılığını gezi fotoğrafçılığından ayıran şey, bu tema ve düşüncelerle ortaya çıkanların bu işi genelde iyi yapabilecek insanlar olmasıdır. Onlar sanatçıdır, ve toplumun ilgisini üzerlerine çekmek için gözle görülür girişimlerde bulunurlar.
Asyada gezen, her hobisi olan fotoğrafçının bu şekilde davrandığı ve böyle bir vizyonla fotoğraflarını kurguladığını sanmıyorum. Sıklıkla, bu fotoğrafçılar daha önce görmüş oldukları –onları şaşırtmış – fotoğraflardan esinlenirler. Ya da fotoğraf yarışmasını kazanmış bazı fotoğraflarlardan etkilenirler. Bunun sonucunda da sıklıkla, geçmişte görmüş oldukları görüntüleri kopyalarlar.
Bu görüntülere örnek istiyorsanız bir kaçını bu makalede listeledim. Bir fotoğrafçı, bir öğretmen ve yaratıcılık taraftarı olarak – bir zamanlar asıl ve özgün olan ama şimdi kopyanın kopyası haline gelen görüntülerle karşı karşıya gelmekten dolayı ne yalan söyleyeyim, üzülüyorum.
Burada korkutucu olan, bu yaklaşım hala itibar gösterilmesidir. Bugünlerde, fotoğrafçılık artık herkese açık bir hobi olup Asya’da çok sayıda “fotoğraf turları” düzenlenmesi ile herkese gezi fotoğrafçısı olma fırsatı tanımaktadır. Bu rekabet, senin bir fotoğrafçı olarak bir yere gelmeni ya da akranlarınca tanınmanı daha zor hale getirir. Bu nedenle de daha kısa zamanda şöhrete kavuşmak için bazıları kestirmeden gitmeyi seçer.
Kimi Suçlamalı? Yeni Başlayanlar için yapılan Fotoğraf yarışmalarını mı?
Bundan on yıl önce, gezi fotoğrafı yarışmalarının sayısı çok azdı. Bu yarışmalar da büyük yaratıcılık ve özgünlüğü ödüllendiren prestijli jüri adlarını içeren, prestijli yarışmalardı.
Şimdilerdeyse, fotoğraf yarışması düzenlemenin, en yalın şekliyle, iyi para yapmanın önemli bir yolu olmaya başladığını görüyoruz.
Bu konuda bir düşünün. Eğer bir web sayfası kurmayı biliyorsanız, bu yeter. “Ünlü Uluslararası Fotoğraf Yarışması” nı yükleyebilir ve görüntülerini yükleyeceklerden de para istersiniz. Sonunda da yayınlanan görüntüleri değerlendirmekten hoşnut bu işe yeni giren tonlarca fotoğrafçı bulabilirsiniz. Para kazanırsınız, bir şey harcamazsınız. Büyük ikramiye size çıkmış olur.
Gerçekte değerlendirme yapan jüri üyeleri ile ilgili bir bilgi de bulamazsınız. Bir yarışmada yer alan tüm jüri üyelerinin biyografilerini ve web sayfalarını en son ne zaman kontrol ettiniz?!
Bir başka sorun da ortaya yeni çıkan gezi fotoğrafçılarının deneyimsiz olmalarıdır. Bir profesyonel kadar fotoğrafı bilmez ve fotoğrafların, başka görüntülerin kopyası olup olmadığını da bilemez. Ben Bagan adlı yanan koku çubuğu ile poz vermiş genç bir rahip, karabatakla avlanan çinli bir balıkçı, İnle gölü balıkçısı, veya başlarında çiçeklerle poz veren güzel Omo vadisi çocuklarının olduğu fotoğrafların dereceye girdiği yarışmalar görürsem, o yarışmayı anında en düşük yarışma kategorisine yerleştireceğim. Çünkü bu tür görüntüler on yıldan fazla bir süredir yaratıldı ve çekildi. Bu tür fotoğraflar birçok yarışma kazandı. Bu tür fotoğrafları yeteri kadar gördük. Ve her saygın yarışma organizatörü bunu bilmeli.
Günümüzde gezi fotoğrafçılığı dünyasında isim yapmak gittikçe zorlaşıyor ( şimdi herkes fotoğrafçı diye geçiniyor) bunun için de fotoğraf yarışmalarını kazanmanın faydası olabileceği görünüyor. Bu da fotoğraf yarışmalarının, iyi bir fotoğrafın ne olduğuna karar vermesi ve kamuya bunu söylemesi anlamına geliyor. Vahim ve korkutucu olan da bu!
National Geographic fotoğraf yarışmasını kazanmış bir fotoğraf görürseniz, büyük bir olasılıkla bu fotoğrafın müthiş bir fotoğraf olduğunu düşünürsünüz. Benze şekilde, yarışma kazanmış fotoğrafları görenlerin, kendi kendilerine bu fotoğrafların müthiş fotoğraflar olduğunu telkin edip, fotoğraf yarışmalarını kazanmak için bu tür fotoğraflar çekmeleri gerektiğini düşünüyorlar. Yani, popüler olmak için ne çekmeleri gerektiğine örneklere göre karar veriyorlar. Üzücü olan ise gerçek yaratıcı işlerin derece alması her geçen gün azalıyor olmasıdır. İnsanlar fotoğrafa bakıp “way be” demek istiyor ama sorun bu fotoğrafın gerçek olmaması. Çünkü bu fotoğraf “way be” densin diye yaratılıyor.
Neden Fotoğraf Çekiyorsunuz?
Hedefiniz meşhur olmak ve güzel görüntüleri kurgulayarak yarışmalar kazanmak ise, ne yaptığınız ve nasıl yaptığınız konusunda AÇIKSANIZ etik olarak bir yanlışlık yoktur. En kötü durum, fotoğrafçının kurgu yapma konusunda yalan söylemiş olduğunun ortaya çıkmasıdır. Bu da o fotoğrafçılar için önü açık bir kariyerin sona ermesidir.
Yaratıcılk açısından bakınca, kurgu yaparak, özellikle insan portreleri çekiyorsanız, gezi fotoğrafçılığında becerilerinizi geliştiremezsiniz. Çünkü görüntülerin çok kalabalık ve kaotik olabileceği Asya gibi yerlerde müthiş fotoğraflar yakalamak için özel beceri gerekir.
Eğer fotoğrafı sevdiğiniz için, tutkunuz olduğu için – özelimde daha çok gezme ve yeni insanlar tanımaya ittiği için – çekiyorsanız, neden görüntü kurgulayasınız?
Daha önce belirttiğim gibi, yaratıcılık, dikkatli bir planlama ve model kullanım sürecinin tersine, beklenmedik şekilde ortaya çıkar, Görüntüleri kurgulamak, sizi tembelleştirebilir. Görüntü kurgulamak sizi “ MÜTHİŞ” görüntü çekmek isteyen gurupla beraber gezmenizi sağlayabilir. (Eminim herkes bu “MÜTHİŞ” görüntüyü çekecek ama guruptaki herkes aynı fotoğrafı çekmiş olacak)
Sonuç
Sonunda, dilerseniz görüntü kurgulayabilirsiniz – ama bu konuda lütfen dürüst olun. Hedefiniz fotoğraf yarişmalarını kazanmaksa, çoğu yarışmanın şüphe götürür olduğunu ve sizi bir yere taşımayacağının farkında olun. ( Büyük fotoğraf yarışmalarını kazanmış ama bu nedenle yaşamlarında herhangi bir değişiklik olmayan bir sürü kişi tanıyorum)
Son bir şey, fotoğrafçıların Sosyal Medya tuzağına düşmemesi önemlidir. Size daha çok popülerlik kazandırmak için, insanların beğeneceğini düşündüğünüz fotoğraflar çekmek gibi. Bu, sanatın bitmesi ve pazarlamanın başlaması demektir.
Kendiniz için değil de popüler olmak için fotoğraf çekmek sizi, – aynı şeyi defalarca çektiğiniz için – ne yapacağı tahmin edilebilen bir fotoğrafçı yapacaktır. O konumda görüşlerinizi ifade edebileceğiniz bir yer kalmayacaktır. Tarz ve özgünlük olmayacaktır. Bir defalığına bir fotoğraf yarışmasını kazanabilirsiniz ama bir dahaki yarışmada ne yapacaksınız? Aynı şeyi mi çekeceksiniz?
Kurgu yapmak ya da yapmamak? Başkaları için mi kendiniz için mi fotoğraf çekmek? Bunlar, bir çok tartışmaya yol açacak büyük sorulardır. Ama sanırım bu soruları sormamızın zamanıdır.
ETIENNE BOSSOT, MAR 23, 2019
Yazar hakkında: Etienne Bossot Asya’ da konumlanmış gezi fotoğrafçısıdır. Çalışmalarını websitesi, blogu, Twitter, Flickr, ve Facebook ta bulabilirsiniz. Bu makale ayrıca burada da yayınlanmıştır. Fotoğraflar Mike Pollock’ ın arşivinden alınmıştır.